T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / EFELER - Mehmet Akif Ersoy İlkokulu

Haberler

Nis

Millî Eğitim Bakanlığınca, kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağında, "fen bilimleri"ne yönelik dersler, öğrencilerin ilkokuldan itibaren lise son sınıf düzeyine kadar "bilimsel keşif" sürecine dâhil olabilmeleri için yeniden kurgulandı.


Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde, yeni tasarlanan fen bilimlerine yönelik derslerde, öğrencilerin karşılaştığı problemleri fark edebilmesi, kararlar vermesi ve hayata yönelik faaliyetlerini bu kararlar bağlamında düzenlemesine yönelik deneyim kazanmalarını desteklemek üzere oluşturuldu.

 

Bu deneyimleri kazandırmak için fen öğretimi sürecinde öğrencilerin günlük hayattaki olayları ve olguları fen kavramlarıyla anlamlandırırken bilimsel becerileri uygun ve etkili bir şekilde kullanmaları hedeflendi.

 

Bilimsel gözlem, hipotez oluşturma, deney yapma, alan becerileri arasında

Öğrencilerden bilimsel araştırma süreçlerini yürütebilme ve değerlendirebilme, elde edilen kanıtları analiz edebilme, yorumlayabilme ve sonuçları farklı gösterim biçimleri ile temsil edebilme becerisine sahip olmaları için yeni müfredatta 13 farklı fen bilimleri alan becerisi tanımlandı.

 

Fen bilimleri alan becerileri, bilimsel gözlem, sınıflandırma, bilimsel gözleme dayalı tahmin, bilimsel veriye dayalı tahmin, operasyonel tanımlama, hipotez oluşturma, deney yapma, bilimsel çıkarım yapma, bilimsel model oluşturma, tümevarıma dayalı akıl yürütme, tümdengelime dayalı akıl yürütme, kanıt kullanma ve bilimsel sorgulama olarak sıralandı.

 

Bu alan becerilerinin tamamı birbiriyle ilişkilendirildi, bazı beceriler ise birden fazla beceriyi kapsayacak biçimde yapılandırıldı.

 

Becerilerle bütünleştirilmiş zengin içerikler sunularak fen bilimleri ile ilgili kariyer bilinci geliştirilmesi de hedeflendi. Öğretme-öğrenme uygulamalarında değerler, diğer beceriler ve programlar arası ilişkilerle bütünleştirilerek açık bir şekilde yer aldı.

 

 Disiplinlerarası ilişkiler

Bilim, teknoloji, mühendislik ve tasarım temelli olarak becerileri birbirleriyle bütünleştiren öğrenme çıktılarına yer verildi.

 

Öğrenme yaşantılarında alan becerileri, kavramsal beceriler, sosyal-duygusal beceriler, okuryazarlık becerileri ve değerler eğitimini bütünleştiren nitelikli fen öğretimi anlayışı benimsendi.

 

Bu süreçte öğrencilerin kendilerini ve çevrelerindeki dünyayı keşfedip anlamlandırmaları ve kendilerinin de çevrenin parçası olduğunun farkında olmalarını sağlamak için disiplinler arası ve disiplinler üstü fen öğretimi planlandı.

 

Veriye dayalı karar vererek bilimsel bakış açısı geliştirmeleri hedeflendi

Öğrencilerin bilimin gelişiminde dijital dönüşümün farkında olmaları, değişen teknolojiye uyum sağlamaları ve teknolojiyi çevre bilinci ile etkin kullanmaları hedeflendi; yaşadıkları çevreye ve karşılaştıkları olaylara ve durumlara bilimsel bakış açısını merkeze alarak veriye dayalı karar vermeleri amaçlandı.

 

Çevreyle ilgili problemleri anlama, çevre dostu çözümler geliştirme ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma bilinci kazandırmalarını sağlamak amacıyla fen bilimleri öğretim programına, uluslararası programlarla uyum gözetilerek "çevre" ile ilgili konular eklendi.

 

Müfredatla küresel sorunlara karşı daha bilinçli ve etkili çözümler üretebilen, bilimsel gelişmelere hızlı uyum sağlayabilen bireyler yetiştirilmesi amaçlandı.

 

Programda, tekrarlardan uzak kalarak içerikte sadeleştirmeye gidildi. Öğrencilere bütünleşik becerilerin kazandırılması hedeflendi. Ölçme değerlendirme uygulamalarında süreç temelli yöntemlere ağırlık verildi.

 

Türk-İslam bilim insanlarına vurgu

Yeni müfredatta bilimin doğasını anlama, bilim ve bilim insanlarının temel özelliklerini kavrama ve bilgi kaynaklarının güvenilirliğini sorgulamaya yönelik konulara yer verildi.

 

Bilimsel bilgiyi evrensel ahlak, milli ve kültürel değerlerle bütünleştirmek amacıyla, programda Türk İslam bilim insanlarına da her kademede yer verildi. Böylece öğrencilerin millî kimlik bilinci ve kültürel değerlerine bağlılıklarının güçlendirilmesi amaçlandı.

 

Öğrencilerin böylece bilim tarihinden örneklerle bilimin "kültürlerin ortak çabası" sonucu üretildiğini fark etmesi ve Türk-İslam bilim insanlarının bilim dünyasına katkılarını keşfetmesine yönelik beceriler tasarlandı.

 

Dolayısıyla bilimsel bilgiyi evrensel ahlak, millî ve kültürel değerlerle bütünleştiren bilim eğitimi anlayışı odağa alındı.

 

Müfredata, "bilimsel keşif yolculuğu" ve "sürdürülebilir şehirler ve topluluklar" ve "toprağı tanıyorum, tarımı keşfediyorum" üniteleri eklendi.

Nis

Millî Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağında, matematik ve algoritma-bilişim ilişkisi matematik öğrenme ve öğretme süreçlerine hizmet edecek şekilde kurgulandı.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde, matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendi.

 

Programın benimsediği beceri odaklı, anlam ve ihtiyaç temelli yaklaşımın matematiğin korkulan değil sevilen, ezberlenen değil keşfedilen bir ders olmasına hizmet etmesi amaçlandı.

 

Öğretmenlerin programın yeni yaklaşımını anlamlandırmalarını sağlayacak ve sınıf içi uygulamalarına ışık tutacak her türlü açıklama program metninde yer aldı.

 

Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, "matematiksel muhakeme", "matematiksel problem çözme", "matematiksel temsil", "veri ile çalışma" ve "veriye dayalı karar verme", "matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma" olarak planlandı.

 

Matematik dersi öğretim programları hazırlık sürecinde ilkokul, ortaokul ve lise komisyonları Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin bütüncül yapısı gereğince birlikte çalıştı.

 

Öncelikle "sayılar", "geometri" ve "istatistik ve olasılık" konularının ilkokuldan liseye kadar ilişkisel ve tutarlı bir biçimde nasıl yerleştirilmesi gerektiğine odaklanıldı. Sonrasında komisyonlar yatayda çalışarak düzeyin matematik öğrenme hedeflerine ilişkin içerikleri belirledi ve bu içeriklere ilişkin tema düzenlerini oluşturdu.

 

Bu sayede, örneğin ortaokul matematik dersi öğretim programında işlemsel yönüyle öğrencileri zorlayıcı içerikler ortaöğretime taşındı ve bu sayede ortaokul düzeyinde daha kavramsal ilişkilere yer verildi, disiplinler arası ilişkileri destekleyecek içerik ve yaklaşımlar daha çok ön planda tutuldu.

 

İlkokul matematik müfredatı

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde yeni hazırlanan ilkokul matematik müfredatında, öğrenme hedefleri tahmin, zihinden işlem ve prosedür şeklinde devam eden öğrencinin matematiksel muhakeme gücünü ve düşünme becerilerini öğretme-öğrenme uygulamalarını öne çıkaran bir aşamayla verildi.

 

Daha önceki programlarda ayrı ele alınan 4 işlemden, toplama çıkarma bir arada toplamsal durumu vermek; çarpma ve bölme bir arada çarpımsal durumu vermek için ilişkisel olarak verildi.

 

Mevcut öğretim programında sezgisel karşılaştırma toplama ve çıkarma işleminden sonra verilirken yeni öğretim programında sezgisel karşılaştırma 4 işlemden önce verilerek öğrenenlerin 4 işlem becerileri ile alakalı öğrenme hedefleri arasında köprü kurmaları sağlandı.

 

Ayrıca yeni program çocuklardaki sayı hissi ve sayı kavramının gelişimi dikkate alınarak tasarlandı.

 

Yeni öğretim programının öğrenme hedefleri, ilkokul öğrencilerinin geometrik düşünce düzeylerinin görsel düzeyde olmasından dolayı buna göre yapılandırıldı.

 

Bu kapsamda gelişimsel süreç dikkate alınarak parça-bütün ilişkisi ön plana çıkarıldı ve öğrencilere farklı nesne modelleri ile nesnelerin geometrisinin kavratılması amaçlandı.

 

Öğretme öğrenme süreci daha somut bir yapıda ilerletildi ve öğrencilerin algılayabildikleri geometrik cisimlerden yola çıkılarak şekillerin anlamlandırılması hedeflendi.

 

Veriye dayalı araştırma temasında bilim ve teknolojinin de artmasından dolayı ilkokul 1. sınıftan itibaren istatistiksel araştırma sürecinin tüm adımları kullanıldı.

 

Olasılık konusu da çocukların bilişsel ve duyuşsal özellikleri dikkate alınarak basitten karmaşığa doğru ilkokul 4. sınıftan itibaren verilmeye başlanarak ortaokuldaki olasılık gerektiren içeriklere temel oluşturuldu.

 

Programda, içerik çerçevesinde yapılan sadeleştirmeler kapsamında, ilkokul 1. sınıfta öğrencilerin birinci sınıfta güçlük yaşamaları nedeniyle "kesirler, zaman, sıvı ölçme, standart ölçme araçları ile işlem süreçleri, takvim okuma" konuları 1. sınıftan kaldırılarak ikinci sınıftan itibaren verilmeye başlandı.

 

İlkokul 3. sınıfta Romen rakamları öğrenme hedefi olarak verilmedi, zaman ölçme ile ilgili olarak öğretme-öğrenme uygulamalarına yansıtıldı. Sütun grafiği 5. sınıfa aktarıldı, alan ölçme tamamen ilkokuldan kaldırıldı. 4. sınıftaki ışın doğru parçası düzlem konuları 5. sınıfa aktarıldı. İlkokul 1. sınıflara, şipşak (nokta sayılama) sayma, şekil örüntüleri, kodlama ve algoritma aktiviteleri eklendi. İlkokul 3. sınıflara algoritma eklendi. İlkokul 4. sınıflara, denk kesir ve günlük yaşamda karşılaşılan olasılık durumları eklendi.

 

Tema içerikleri ve öğrenme hedefleri öğrencilerin gelişim düzeyi dikkate alınarak, öncüllük-ardıllık, ön koşul ilişkisi gibi matematik disiplinin gerektirdiği ilkeler göz önünde bulundurularak yapılandırıldı.

Nis

Millî Eğitim Bakanlığınca, temel eğitim sosyal bilgiler müfredatına "dijital vatandaşlık", "siber zorbalık", "teknoloji bağımlılığı", "Kovid-19 salgını" ve "afetler" gibi konular eklendi.

ürkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde, öğretim programları ortak metninde yer alan bilgilere göre sosyal bilimlerde yerli ve yabancı literatür, alanın kendine özgü yapısı ve çağın gereklilikleri göz önünde bulundurularak 21. yüzyıl becerileriyle güçlü ilişkileri olan 17 alan becerisi belirlendi. Bunlar, "zamanı algılama ve kronolojik düşünme", "kanıta dayalı sorgulama ve araştırma", "tarihsel empati", "değişim ve sürekliliği algılama", "sosyal katılım", "girişimcilik", "mekansal düşünme", "coğrafi sorgulama", "coğrafi gözlem ve saha çalışması", "harita", "tablo, grafik, şekil ve diyagram", "mantıksal muhakeme", "felsefi sorgulama", "felsefi muhakeme", "felsefi düşünce ortaya koyma", "eleştirel sosyolojik düşünme", "tarihsel sorun analizi ve karar verme" becerileri olarak sıralandı.   Sosyal bilgiler dersi yeni öğretim programının geliştirilme sürecinde köklü bir anlayış değişikliğine gidildi. Öğretim programında öğrencilerin ihtiyaç duyabilecekleri bilgiler uygun zihinsel becerilerle bütünleştirildi, bilgi ve becerinin bir arada yansıtıldığı öğrenme hedefi olarak şekillendirildi.   Program, bireye toplumsal konularda ihtiyaç duyduğu becerileri kazandırmak amacıyla, sosyal bilimlerin bakış açısı ve disiplinler arası bir anlayışla beceri örgüsü temelli öğretim programı modeline uygun bir şekilde tasarlandı.   Programda yer alan konularda yatayda ve dikeyde bütünlük sağlandı. Yatayda yer alan konular öğrencinin yaşadığı çevre, yaşadığı il, ülke ve küresel bağlamda ele alınırken dikeyde ilkokul düzeyinde hayat bilgisi, insan hakları ve vatandaşlık; ortaöğretimde ise tarih ve coğrafya dersleriyle bütünlük sağlandı. Bu bütünlük sağlanırken konu tekrarından kaçınıldı ve uygun becerilerle birleştirilerek öğrenme hedefleri oluşturuldu.   Değişiklikler Sosyal bilgiler müfredatına "teknoloji ve sosyal bilimler" teması eklendi. Böylelikle teknoloji kavramı yalnızca sosyal bilimler ve toplumsal yaşamla ilişkisi bağlamında ele alındı. Ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin kültürel etkileşimdeki rolü, vatandaşlık haklarının kullanımında dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin etkileri gibi konular üzerinde duruldu.   "Üretim, dağıtım, tüketim" teması yerine öğrencinin bir ürünün üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerini sebep sonuç bağlamında incelemesinin önemli olduğu düşüncesinden yola çıkılarak "hayatımızdaki ekonomi" teması eklendi.   "Ortak Mirasımız" öğrenme alanında oyun ve oyuncak tarihi, aile tarihi, ortak kültürel mirasımız, Anadolu'nun ilk yerleşim yerlerindeki sosyal yaşam, Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerinin ortak kültürel mirasa katkıları üzerinde duruldu.   Osmanlı Devleti'nin bir cihan devleti olmasındaki politikalar müfredatta Türkistan coğrafyasında kurulan ilk Türk devletlerinin medeniyete katkılarına, İslamiyet'in kabulüyle Türk sosyal ve kültürel hayatında yaşanan değişimlere, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecine, Osmanlı Devleti'nin bir cihan devleti hâline gelmesinde etkili olan politikalara, değişen dünya dengeleri karşısında Osmanlı Devleti'nin uygulamaya koyduğu yeniliklere ve Osmanlı kültür ve medeniyetine değinildi.   "Yaşayan Demokrasimiz" öğrenme alanında, Millî Mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Türk milletinin gösterdiği toplumsal dayanışmaya, cumhuriyetin hayata katkılarına, Cumhuriyet ve demokrasinin temel niteliklerine, demokrasi ve cumhuriyet kavramı arasındaki ilişkiye, demokratik katılımın önemine, etkin vatandaşın özelliklerine, toplumsal sorunlara temel hak ve sorumluluklar çerçevesinde çözüm üretilmesine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetim yapısına, ülkede demokrasinin geçmişten günümüze gelişimine ve bu süreçte karşılaşılan sorunlara değinildi.   Türk kültürünün yaşadığı geniş coğrafya yeni müfredatta Yeni müfredatla öğrencilerin Türk kültürünün yaşadığı geniş coğrafya hakkında fikir edinmeleri sağlanacak. Verilen yazılı ve görsel kaynaklardan (Türk Devletler Teşkilatı, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) yararlanılarak ülkenin Türk devlet ve topluluklarıyla yaptığı kültürel işbirlikleri ele alınacak.   "Millî bilinç" konularına ağırlık verildi Yeni programda, öğrencilerde "millî bilinç" ve "vatan sevgisi" oluşturmak amacıyla millî konulara daha fazla yer verildi. Öğrenciler, "hayatımızda ekonomi" isimli öğrenme alanındaki derslerde ise millî kalkınma hamlelerini neden ve sonuçlarıyla yorumlayacaklar. Öğrenciler, yazılı ve görsel kaynaklar üzerinden Atatürk döneminde gerçekleştirilen sanayi hamlelerine odaklanacaklar. 1961 devrim arabası, ayrıca yakın zamanda hayata geçirilen milli kalkınma hamleleri, Türkiye Uzay Ajansı (TUA), Bilişim Vadisi, yerli Kovid aşısı TURKOVAC, ilk yerli otomobil TOGG, savunma sanayi projeleri, millî kalkınmada etkili olan araştırma geliştirme çalışmalarıyla inovasyon süreçlerinden örnekler verilecek.   Ülkenin deniz yetki ve çıkar alanlarındaki hak ve menfaatlerini koruma ve savunma noktasında Mavi Vatan'ın Adalar Denizi, Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Denizi sınırları açısından ülkenin jeopolitiğindeki önemine yer verilecek. Vatanseverlik değeri kapsamında ülke varlıklarını korumanın ve bağımsız bir devlet olmanın önemi vurgulanacak.   Millî kalkınma hamlelerinin toplumsal ve ekonomik etkilerinin niteliği, yeni kalkınma hamlelerini harekete geçirmesi açısından değerlendirilmesi sağlanacak. Bu süreçte TEKNOFEST örneği verilecek.   Ayrıca öğrencilere Millî Mücadele, terör, darbe, afet, bilim, sanat ve spor gibi konularda yaşananlara yönelik yazılı ve görsel kaynaklardan örnekler sunulacak. Soru cevap tekniğiyle bu durumlar karşısında Türk toplumunun gösterdiği tutum ve davranışlara ilişkin tahminler yapılacak. Müfredatta, Türk toplumunun milli meseleler karşısındaki tutumu, ülkenin Türk dünyasıyla kültürel iş birlikleri, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde ülkenin rolü, ülkenin milli kalkınma hamlelerinin neden ve sonuçları gibi konulara yer verildi.   Mete Gazoz, Alper Gezeravcı, Kadın Millî Voleybol Takımı müfredatta Yeni programla, sorumluluk değeri üzerinde durularak topluma yönelik görev bilinci oluşturulacak. Müfredatta, 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye Kadın Millî Voleybol Takımı'nın dünya şampiyonluğu, Erkek Ampute Futbol Millî Takımı'nın dünya şampiyonluğu, Mete Gazoz'un okçulukta olimpiyat ve dünya şampiyonluğu, Sümeyye Boyacı'nın yüzmede dünya şampiyonluğu, Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın uzay yolculuğu gibi önemli isimlere yer verildi.   Millî Mücadele Dönemi'nde Türk milletinin millî birlik ve beraberlik ruhu ile 15 Temmuz darbe girişiminde Türk milletinin millî birlik ve beraberlik ruhu karşılaştırılarak bu dönemdeki tutum ve davranışlardaki benzerlik ve farklılıklar tespit edilecek.   Küreselleşmenin etkileri yeni müfredatta Ayrıca, küreselleşmenin insan ve toplum hayatına etkileri Kovid-19 salgını özelinde ele alınacak. Bu salgının bireysel, toplumsal ve küresel etkilerine değinilerek öğrencilerin küreselleşme kavramını somutlaştırmaları sağlanacak. Afetlerin etkilerini azaltmak için neler yapılabileceği üzerine bir sınıf tartışması başlatılacak. Afetlerin etkilerini azaltmanın en temel unsurlarından birisinin doğayı tanımak ve doğa-insan etkileşimini anlamak olduğu vurgulanarak, insanların alması gereken sorumluluklar üzerinde durulacak.   Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) hazırladığı raporlardan da yararlanılarak afetlere hazırlıklı olmanın önemi üzerinde durulacak. Afetlerin etkilerinden korunmak için yaşanılan yerin afetlere nasıl hazırlıklı hale getirilebileceğine ilişkin öğrencilerin fikirleri alınacak. Afet hazırlıklarına yönelik örnekler incelenerek öğrencilerin duyarlılık değeri bağlamında afet bilinci geliştirmeleri desteklenecek. Daha sonra öğrencilerden afet öncesi, sırası ve sonrası yapılması gerekenlere ilişkin acil durum aile planı hazırlamaları istenecek. Yeni müfredatta, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler de yer aldı.   Dijital vatandaşlık müfredata girdi Öğrencilerin bilgi teknolojileri ve dijital vatandaşlık alanlarında ihtiyaç duyacakları yeni konular da programa eklendi. E-devlet, e-nabız, e-okul, EBA uygulamalarının bireylere sunduğu hizmetler ile ilgili haberler dijital kaynaklardan incelenerek haklarla ilişkilendirilecek. Teknolojinin insan hayatına etkisiyle ilgili örnek olay veya hikayeler incelenecek. Öğrencilerin örnek olaylardan ve kamu hizmeti sunan dijital uygulamalara yönelik incelemelerden hareketle dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin hakların kullanımına etkileri hakkında sorular sormaları sağlanacak.   Dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin e-devlet, e-nabız, T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) hizmetleri gibi olumlu etkilerine ve siber zorbalık, kişisel verilerin güvenlik ve gizliliğinin tehlikeye girmesi gibi olumsuz etkilerine dair verilen kaynaklar grup çalışmasıyla incelenerek öğrencilerin konuya ilişkin bilgi toplamaları sağlanacak. Bu aşamada mahremiyet değerine değinilerek sosyal medyada kişisel bilgi, belge ve fotoğraflarının erişilebilirliğini sınırlamanın ve kişisel bilgilerinin yer aldığı dijital araçları bilinçli ve güvenli bir şekilde kullanmanın önemi yaşanmış örnekler üzerinden açıklanacak.   Ayrıca teknoloji kullanımının bağımlılığa dönüşmemesi için kontrollü kullanılması gerektiği vurgulanarak, sağlıklı yaşam değeri üzerinde durulacak. Öğrencilerin, vatandaşlık haklarının kullanımında dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin olumlu ve olumsuz yönlerini, münazara tekniğini kullanarak, güncellik ve bilimsellik açısından değerlendirmeleri sağlanacak.

Nis

Nis

Nis

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredat taslağının yarın öğleden sonra kamuoyuyla paylaşılmak üzere askıya çıkarılacağını bildirdi.

Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredatla ilgili görüş ve önerilerin "gorusoneri.meb.gov.tr" adresinden paylaşılabileceğini bildirdi.   Bakan Yusuf Tekin, yeni müfredata ilişkin açıklamalarda bulunurken, çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı bir kez daha kutladı, Bakanlığın bayramla ilgili hazırladığı yoğun etkinliklere değindi.   Dün tarihî Birinci Meclis'te çocuklarla birlikte yaptıkları temsili iki özel oturumun önemine işaret eden Tekin, ilk olarak 23 Nisan 1920'deki oturumu yeniden canlandıran çocukların heyecanla  atalarına, büyüklerine, devletin kuruluş felsefesine sahip çıktıklarının gösterildiğini, öğleden sonraki "23 Nisan 2071" isimli ikinci oturumda ise yaklaşık 50 yıl sonrasında çocukların hayata bakışının ortaya konduğunu ifade etti.   Çocukların gelecek için seçtikleri konu başlıklarının beklentilerini ortaya çıkarması açısından önemine dikkati çeken Tekin, Bakanlık olarak çocukların bu beklentileri veya yönelimlerinin gerisinde kalmamaları gerektiğini vurguladı.   "Eğer biz onların arkasında kalırsak müfredatın, eğitimin bir anlamı kalmaz. Biz çocuklarımıza ufuk çizebilmeliyiz, gelecekle ilgili tahayyüllerini geliştirebilmeliyiz." diyen Tekin, bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde müfredatla ilgili çalışmaların bu yönelimi de gösterdiğinin altını çizdi.   Sistem, bilgiye erişmekten ziyade bilgiyi analiz edebilmeye evriliyor "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat çalışmalarının ana odağına ilişkin soru üzerine Bakan Tekin, müfredatların belli takvimler içerisinde revize edilmesinin gerekliliğine işaret etti.   Dünyadaki ve ülkedeki gelişmelerin, bilgi edinme kaynakları üzerinde yaşanan kolaylıkların, bütün dünyada müfredatın tüm bu süreçlere uygun biçimde yeniden ele alınmasını gerekli kıldığına vurgu yapan Tekin, "Bunu yapmadığınız takdirde hem dünya skalasında mesafe katedememiş hem de ülkedeki çocuklarımızın eğitimi konusunda geri kalmış olursunuz." değerlendirmesinde bulundu.   Bakan Tekin, müfredat çalışmalarının ana eksenine ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:   "Çocuklarımızın ileriye daha güvenle bakabilecekleri, kendilerini daha iyi geliştirebilecekleri ve elde ettikleri bilgileri, hayallerini geliştirecek, hayata geçirebilecekleri bir ortam oluşturabilmek. Buradan hareketle birinci felsefemiz, eğitim sistemimizin felsefesini bilgiye erişmekten ziyade, beceri kazandırarak eriştikleri bilgiyi analiz edebilecek ve bu hayallerinin gelişmesine katkıda bulunacak hâle getirmek. Dolayısıyla müfredat çalışmalarının ana ekseni, bu. Yani özüne, değerlerine bağlı ama dünyadaki örnekleriyle rekabet edebilen çocuklarımızın kendi hayallerini geliştirebileceklerini istiyoruz. Önümüzdeki yüzyılı, 'Türkiye Yüzyılı' hâline dönüştürmek için çocuklardan hayal kurabilmelerini arzu ediyoruz. Müfredatımız dolayısıyla bu iki eksene oturuyor."   Bakan Tekin, yeni müfredatın ismini bu sebeplerle "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak tanımladıklarını belirterek, "Evrensel, uluslararası modellerden yararlanarak ve kendi değerlerimizi de sistemin içine yerleştirerek özgün bir model üretmeye çaba sarf ettik." dedi.   "Müfredat çalışmaları, son bir yılın değil on yıllık çalışmanın ürünü" Müfredat hazırlık aşamalarının sorulması üzerine Bakan Tekin, bu konudaki çalışmaların başlangıç noktasının uzun yıllar öncesine dayandığını, 2017 müfredat değişikliğinin de bunun bir ilk adımı olduğunu anlattı.   "Dolayısıyla 2013'ten itibaren başlayıp, bugün geldiğimiz noktada ulaştığımız metinlere bizi ulaştıran çok kapsamlı bir çalışma takvimi var." diyen Tekin, bu süreçte çok uzun görüş alışverişlerinin ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizlerin yapıldığını, toplantılar düzenlendiğini aktardı.   Geçen yıl yaz aylarında bütün bu birikimi bir veri olarak aldıklarını ve bu verileri sistematik hâle getirecek çalışmalar yaptıklarını dile getiren Tekin, yürütülen hazırlıklara ilişkin şu bilgileri verdi:   "Sadece bu süreçte nasıl bir müfredat değişikliği olmasına dair 20'nin üzerinde çalıştay düzenlendi. Sonrasında da her bir ders için oluşturulan ekipler yüzlerce toplantı yaparak ilan edeceğimiz müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Toplam bu süre içinde, yani önceki kısmı saymıyorum sadece yaz aylarından itibaren bugüne kadar 1000'den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar yaptık. 260 akademisyen 700'ün üzerinde de öğretmen arkadaşımız bu toplantılara sürekli olarak katıldı. Bunun dışında ilave olarak görüşlerine başvurduğumuz akademisyenler ve öğretmenler var. Bunların hepsini düşündüğümüzde 1000'in üzerinde arkadaşımız ortak çalıştı. Aynı şekilde Bakanlık merkez teşkilatındaki bütün birimler bu konuda bir seferberlik ilan etti."   Bakan Tekin, çalışmalara emek veren özellikle Temel Eğitim, Ortaöğretim, Mesleki Teknik Eğitim, Din Öğretimi Genel Müdürlüklerine, hazırlanan programların incelenmesinde yoğun çaba sarf eden Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına teşekkür etti.   "Yeni müfredat yarın askıya çıkıyor, herkesle ortak çalışmak istiyoruz" Tekin, yeni müfredatı kamuoyu değerlendirmesine açacaklarını belirterek, "İnşallah, yarın öğleden sonra kamuoyuyla paylaşmış olacağız." açıklamasında bulundu.   Millî Eğitim Bakanlığının paydaşları ya da paydaş olmak isteyen herkese kapılarının açık olduğuna değinen Tekin, şöyle konuştu: Herkesle ortak çalışmak istiyoruz. "Bu ülkenin eğitim öğretim süreçlerine katkı vermek istiyorum." diyen her kim varsa üniversiteler, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, eğitim alanında çalışan kuruluşlar, siyasetçiler, bürokratlar ve herkese açık bir çalışmayı yarın öğleden sonra itibarıyla kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Paylaştıktan sonra biraz önce saydığım kişilerden her kim arzu ediyorsa 'gorusoneri.meb.gov.tr' adresinden girerek görüş ve önerilerini paylaşabilir.   Bakan Tekin, müfredatın ne kadar süreyle askıda kalacağına ilişkin soru üzerine, "Planımız, bir hafta. Öneri ve görüşler, eğer yoğun bir şekilde gelmeye devam ederse süreyi uzatabiliriz ama uzun zamandır tartışıldığı için herkesin bence bu konuda birikimi ve hazırlığı olduğunu varsayıyorum. Bu süre içinde bizlerle paylaşırlarsa mutlu oluruz. Eğer yoğun bir şekilde görüş alışverişi devam ederse süreyi de uzatabilecek durumdayız. Planımız, şu anda bir haftalık bir askı süresi. Bir haftanın sonunda da modeli Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımız son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edip uygulanmak üzere onaylamış olacağız." diye konuştu.   "Katılımcı bir yaklaşımı benimsedik" Bakan Yusuf Tekin, müfredat değişikliğinin 10 yıllık tedrici bir gelişmenin sonucunda nihai bir metin olduğunu belirterek, "Bunu; bugün yapılanı, çok kapsamlı bir değişiklik olarak algılamamak lazım. Bu, bir sürecin sonucunda aşamalı olarak gelinen bir nokta... Daha önceki yıllarda yapılan tedrici değişikliklerin her biri aslında bu süreci besleyen ve tamamlayan unsurlar. Tüm bu değişiklikler, onun üzerine inşa edilen kapsamlı ve son noktanın konulduğu değişiklik olacak." dedi.   Müfredat çalışmalarına ilişkin defalarca toplantı yaptıklarını, içerik, felsefe ve inşa sürecinde "katılımcı" bir yaklaşımı benimsediklerini dile getiren Tekin; bu kapsamda geçmişini iyi bilen, bunu içselleştirmiş, dünyanın değerlerine sahip, dünya ile rekabet edebilecek özelliklerin bulunduğuna işaret ederek şöyle konuştu: Kuşkusuz kamuoyunda bu konuda eleştiriler olacaktır, öneriler olacaktır. Eğitimle ilgili konu, üzerinde insanların çok rahat uzlaşabileceği bir konu değil. Ben, bakan olduğum tarihten itibaren, beni ziyaret eden gruplar içinde bile kendi aralarında muhalefet ettikleri, anlaşamadıkları konular oluyor. Hâl böyle olunca bizim hazırladığımız metinde de itirazlı olanlar olabilir, eleştiriler olabilir. Bunları çok doğal karşılıyorum çünkü eğitim böyle bir alan. Bu da eğitimi aslında zenginleştiriyor. Bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum. Biz bütün bu düşüncelerden özümseyerek bir toplumsal fayda üretmeye çalışıyoruz. Ürettiğimiz toplumsal payda, aslında bütün bu görüşlerin üzerinde ittifak edebilecekleri asgari müşterekler üzerine inşa edilmiş. Öyle baktığımızda ben mutluyum. İnşallah çocuklarımız için hayırlara vesile olur.   Kademeli uygulanacak Bakan Tekin, yeni müfredatın gelecek eğitim öğretim yılından itibaren kademeli şekilde uygulanacağını bildirdi.   Kapsamlı bir revizyon olan yeni müfredatın eğitim ve öğretim kademelerinin tamamında ve tüm sınıf düzeylerine geçilmesi hâlinde farklı mağduriyetlerin ortaya çıkmasını istemediklerini ifade eden Tekin, "Hazırladığımız program, her kademenin birinci sınıfında uygulanacak. 4 sınıf düzeyi olan okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda önümüzdeki eylül ayından itibaren yeni programımızı uygulamaya başlamış olacağız." açıklamasını yaptı.   Kademeli geçişin yapılacağı sınıflarla ilgili Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının bu yıl ders kitabı başvurusu kabul etmediğini bildiren Tekin, "Bu sınıfların kitaplarını doğrudan ilgili genel müdürlükler yazıyor. Yani bu eylül ayından itibaren başlattığımız bir sürecin doğal geldiği nokta." ifadesini kullandı.   Dokuz okuryazarlık türü belirlendi Bakan Tekin, müfredattaki ortak bakış açısının sorulması üzerine, askıya çıkarılacak müfredatın teknik detaylarını lansman toplantısında paylaşacaklarını belirtti.   Müfredatta okuryazarlık konusundaki yeniliklerin sorulduğu Bakan Tekin, bütüncül bir bakış açısıyla hazırlanan müfredattaki konuyu şöyle anlattı: Bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı ve sanat okuryazarlığı olmak üzere dokuz okuryazarlık türü belirledik. Aslında burada kastettiğimiz şey, bilgiye erişim konusunda çocuklarımız zaten yeterince kaynağa sahipler ama o edindikleri bilgiyi doğru okuma anlamında çocuklarımıza biz beceri kazandırmak istiyoruz. Olayın temel felsefesi burada zaten...   "Yeni müfredatla bilgi kazanımı temelinden beceri kazanımı temelli bir sisteme geçiyorsunuz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine Bakan Tekin, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) gibi sistemler ile müfredatın kıyasladığında ortada ciddi bir problemle karşı karşıya kalındığını anlattı.   Birçok konuda ülke bazlı yaptıkları karşılaştırmalarda, müfredatın muadillerinden 2 kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğunu gördüklerini dile getiren Tekin, "Bunu doğal karşılıyorum çünkü bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde 'Şu bilgiye de erişsin çocuklar.' denilerek bunlar hep müfredatın içine yerleştirilmiş fakat zamanla bu ülkeler müfredatlarını revize ederken artık bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle onları çıkartarak azaltmışlar, seyreltmişler. En son toplantımızda baktığımızda, Japonya ve İngiltere ile de kıyasladık ve bizdeki öğrenme çıktıklarının yüzde 50 fazla olduğunu tespit ettik. Bu, bizi çocuklarımıza edindirmek istediğimiz kazanımları sağlıklı edinememeleri sonucuna eriştiriyor." değerlendirmesinde bulundu.   Bakan Tekin, müfredatın yüklü olmasının sonuca ulaşmada zorluklar yarattığını ifade ederek, kamuoyunda da "Çocuklar bu konuyu öğrenemediler." gibi eleştirilerle karşılaştıklarını söyledi.   Dünya ölçeğinde bir müfredat Dünyada ne öğretiliyorsa bunun müfredatta bulunduğunu, bunun dışındakilerin ise ilerleyen eğitim süreçleri olan ön lisans, lisans, lisansüstü eğitime aktarılmasının da seyreltme anlamına geldiğini vurgulayan Tekin, bunun çocukların akademik bilgiyi kazanabilme yeteneklerine de uygun olmadığını kaydetti.   Aylık rutin öğretmenler odası buluşmalarında, müfredatı yetiştirebilmek için haftalık ders saatlerinin artırılması gerektiği yönünde görüşler aldığını belirten Tekin, "Bunları üst üste koyduğumuz zaman da ortalama 60-70 saat haftalık ders yükü olması gerekiyor. Şimdi bu mümkün olmadığına göre yapılması gereken şey, belli. Biz bu anlamda müfredatımızı, programlarımızı ciddi bir seyreltme sürecine de tabi tuttuk. Tekrarlanan bilgilerin çıkarılması, aynı konuları 12 yıllık zorunlu eğitim içerisinde üç dört defa veya daha fazla tekrarlamanın çok bir anlamı yok. İkincisi çocuklarımızın akademik yetkinliklerinin veya akademik pozisyonlarının üstünde almakta zorlanabilecekleri bilgileri çocuklarımızla paylaşmanın da bir anlamı yok. O da gereksiz bir hâle geliyor. Bütün bunları göz önünde bulundurarak müfredatta yüzde 35'lik bir seyreltme içine girdik." ifadelerini kullandı.   Yeni müfredatla haftalık ders saatlerinde azalma olmayacağını belirten Tekin, "Şimdilik sadece programlarımızı bilgi edinmeden çok edindikleri bilgiyi beceriye dönüştürebilecek şekilde revize etmeye odaklandık." dedi.   Öğretmenlere hizmet içi eğitimler başlıyor Öğretmenlerin yeni programı nasıl uygulayacaklarına ilişkin soruya Bakan Tekin, "Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğümüz, ilgili eğitim öğretim daireleri, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımız, programların kesin onay sürecini tamamladığımız andan itibaren başlamak üzere öğretmen arkadaşlarımızın hizmet içi eğitim sürecine tabi tutulmalarına dair bir takvim oluşturuyor. Programlar onaylandığı an, takvim hayata geçecek ve şu andan itibaren eylül ayına kadar öğretmen arkadaşlarımızı bu anlamda yeni programın mantığı, felsefesi ve uygulanmasıyla ilgili olarak çok ciddi bir hizmet içi eğitim sürecini başlatmış olacağız." cevabını verdi.   Bakan Tekin, okullarda müfredatın uygulama programlarının hayata geçirilmesi için yeni alanlar ve atölyelerin planlanacağını, yeni okul planlarında da uygulama alanlarını biraz daha ağırlıklı hâle getireceklerini belirterek, "İnşallah, birkaç yıl içinde bu süreç tamamlanır ve çocuklarımız derslerde edindikleri teorik bilgileri uygulayabilecekleri uygulama atölyeleri, uygulama alanlarına da sahip olurlar." dedi.

Nis

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 104. yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını okulumuzda öğrencilerimizle birlikte kutladık.

23 Nisan, Türk Milleti´nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız herkese kutlu olsun.

Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK 23 Nisanı Türk çocuklarına bayram olarak armağan etmiştir.

YAŞASIN 23 NİSAN.

Öğrencilerimiz 23 Nisan törenlerinde  gönüllerince eğlendiler.

Okuıl Müdürümüz Ahmet Ümit SEZER;öğrenci,öğretmen ve velilerimizin bayramlarını kutlayarak günün anlam ve önemini belirten  bir konuşma yaptı.23 Nisan'ın anlam ve önemini belirten yazı ve şiirler öğrencilerimiz tarafından okundu.Müzikli gösterilerden sonra foklor ekibimiz gösterilerini sundu.23 Nisan müzikleri eşliğinde öğrencilerimiz hem söylediler hem de oynadılar.

Nis

23 Nisan, Türk Milleti'nin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun.

Nis

Milli iradenin temsilcilerinin 23 Nisan 1920’de oluşturduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı gün; Hem kurtuluş savaşımızı zafere götüren yolun başlangıcı, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin müjdecisi olmuştur.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ulusal egemenliğimizin sembolü olan meclisimizin açılışından bir süre sonra, 1929 yılında bugünü ayrıca çocuklara armağan etmiştir. 

 

Geleceğimizin teminatı olan en kıymetli hazinemiz çocuklarımızı; ülkesini ve milletini seven, vatanı için çalışıp üreten insanlar olarak yetiştirmek değerli öğretmenlerimizle velilerimizin ortak sorumluluğu ve hedefi olmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle ; çocuklarımıza armağan edilen ve milli iradenin değerini bizlere tekrar hatırlatan bu anlamlı günde başta; Cumhuriyetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını  ,şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor çocuklarımıza  barış, huzur,mutluluk ve başarı dolu bir gelecek diliyorum.

Nis

Birlik ve beraberlik duygusunun zirvelere taşındığı mübarek Ramazan Bayramı, sevgi, hoşgörü ve merhametin gönüllerimizi süslediği müstesna günlerdir. 

Büyüklerimizin küçüklerine şefkat ve sevgisini en bariz şekilde gösterdiği, küçüklerin de büyüklerine saygı ve hürmette çok cömert olduğu bu günler, birbirimizi daha iyi anlamak ve daha çok sevmek adına çok büyük bir fırsattır.

Mehmet Akif Ersoy ailesi olarak sevdiklerinizle birlikte huzurlu,mutlu ve sağlıklı bir bayram geçirmenizi temenni ediyoruz.

Nis

Nis

Nis

Nis

Nis